CORPORATE
LATEST ANNOUNCEMENTS
Ramazan Bayramınız Kutlu Olsun
10 April 2024Visit to Mayor Vahap Seçer from our Valuable Member TRT and Anadolu Agency Representative Selahittin Özbozkurt
07 April 2024Have A Blessed Laylat al-Qadr
05 April 2024Our President Assoc. Prof. Onur Başar Özbozkurt and our Vice President Dr. Fatma Yeşilkuş Visited Mersin Provincial Police Chief Kamil Karabörk
19 March 2024Our President and Vice President Visited Homeland Party Chairman Muharrem İnce
15 March 2024Doç. Dr. Onur Başar ÖZBOZKURT Yazarın Tüm Yazıları
Doç. Dr. Onur Başar Özbozkurt, 1987 yılında Mersin'in Tarsus ilçesinde doğmuştur. İlk, orta ve lise öğrenimini Çağ Koleji'nde tamamlamıştır. 2008 yılında Çağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun olmuştur. Ardından, aynı ü...
Son 50 yılda, küresel rekabet, tüketim ve nüfus hızla artarken doğal kaynaklarımız giderek azaldı ve azalmaya da devam ediyor.
21. yüzyılın beraberinde getirdiği yaşam tarzının bir sonucu olarak doğamız, maalesef tahribata uğruyor ve bu süreç, ekolojik bozulmalara, iklim değişikliğine ve su kaynaklarının azalmasına neden oluyor.
Değerli okurlar,
Ekosistemin değişmeye başlamasıyla geçtiğimiz yüzyılın insan sağlığı ve refahındaki avantajları bizlerden geri alacak gibi duruyor doğa. Çünkü artık dünya, yanıp sönen kırmızı uyarı işareti veriyor. Küresel Ayak İzi Ağı'nın yayınladığı "Yaşayan Gezegen-Biyolojik Çeşitlilikteki Düşüş Eğilimini Tersine Çevirmek" başlıklı raporda da dünyanın biyolojik kapasitesinin %56 oranında tüketildiğine, biyoçeşitliliğin farklı yerlerde farklı oranda azaldığına ve maalesef doğal dünyanın yok olma sınırında olduğuna dikkat çekiliyor.
Dünya ekonomisi ve nüfusu mevcut oranlarda artmaya devam ederse, doğal kaynakların 20 yıl içerisinde tükenebileceğine ilişkin çalışmalar, tahminlemeler bulunuyor.
Sizce de artık doğanın yardım çığlıklarına kulak vermenin zamanı gelmedi mi? Hatta geç kalmadık mı?
Daha iyi bir geleceğe ulaşmak için artık doğa; uluslararası organizasyonlara, devletlere, işletmelere ve hepimize büyük sorumluluklar yüklüyor. Çevresel sürdürülebilirlik ve çevreyi koruma konusundaki artan farkındalık, iş yerlerinde de yeşile duyarlı bir şekilde davranılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu süreçte özellikle işletmeler, çalışanlarının yeşile ve yeşilin önemine dair bilinç düzeylerini artırarak kaynakların bilinçsiz tüketiminin önüne geçebilir.
Köşe yazısının tamamını okumak için lütfen tıklayınız.